Merhabalar...
Bu buradaki ilk yazım olacak. Olur da birileri okursa ve
yorum yapmak için zaman ayırırsa diye yazıp çizmek istedim.
İsim çok klişe mi geldi? Biraz öyle aslında ama çok eskiden
beri kullandığım bir ünvan bu benim. Masal anlatmayı ya da
dinlemeyi sevdiğimden değil ama insanların bu dünyaya biraz
masalsı bakabilenleri ile aynı kafadanım sanırım. Giriş yazısı
yazmayı da beceremediğimi fark etmişsinizdir zaten. Ne yapalım,
böyle...
İnternet ile erken, fakat internetin getirileriyle geç tanışanlardanım.
Blog adı verilen ve büyük olasılıkla bilgisayar denen nanenin
tembellik anlamına gelmesinden dolayı bir kısaltma olması
muhtemel (merak edip de araştırmadım ne hoştur ki) bu yazım-
çizim alanı, aslında bir çeşit mektup özelliğinde. Tabii Blog'u
da suistimal edenler yok değildir ama mektuplardaki mahremiyetin
çok modernize ve yeni bir anlam kazanmış hali olsa gerek. Biemiyorum...
Bu yaşıma kadar - ki o kadar yaşlı değilim sanırım - insanların
içinde fırtınalar kopartan (Ebru Gündeş hariç) pek çok ihtiyacı
olduğu kanısına vardım. Bunlardan biri de özgür eleştiri yapmak.
Özgürce, kim ne der psikozuna kapılmadan ve bazen de pervasızca
eleştirebilmek pek az rastlanan bir lüks. Elbette bu lüksün sınırlarını
eleştirilenler çiziyor. Hıncal Uluç fenomenini bir kenara bırakırsak,
eleştirinin dozunu ve içinde bulunulan durumun tespitini tek bir
şey belirliyor o da mahremiyet. Hasılı, eleştirileriniz zihninizde
patladığı sürece sorun yok.
Acaba gerçekten de öyle mi?
Bu soruyu yıllardır soruyorum kendime. Bu kısa açıklama, arada
sırada burada değinebileceğim konuların alt yapısını oluşturmak
adına bir adımdır. Bence burada yazılanları okumaya değer bulursanız
siz de bu soruyu kendinize sormalısınız.
İyi akşamlar.
5 Mayıs 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder